John Milton: O senin eşin, adamım. Hasta, sana ihtiyacı var; öncelik o olmalı. Ah, bir dakika, bir dakika. Bu davayı bırakma olasılığı hiç aklına bile gelmedi mi?
Kevin Lomax: Beni neyin korkuttuğunu biliyor musun? Davayı bıraktım, o iyileşiyor... ve ona bu yüzden nefret ediyorum. Ondan nefret etmek istemiyorum, John, burada bir kazananım var. Bu herifi sıkı tutmam lazım, hızlıca yapıp arkamda bırakmalıyım. Sadece hallet. Sonra... sonra... bütün enerjimi ona vereceğim.
John Milton: Düzeltildiğim için mutluyum.

Alice Lomax: New York'tan bahsedeyim.
Kevin Lomax: Tahmin edeyim.
Alice Lomax: "Düşmüş, düşmüş, büyük Babil. Şeytanların yaşadığı bir yer haline geldi." Vahiy 18. Üzerinden bir göz atmanın zararı olmaz.
Kevin Lomax: Denesem de unutamam.
Alice Lomax: Oh, gerçekten mi? Ve Babil'e ne oldu?

John Milton: Vanity'n haklı, Kevin. Oğlun tüm masaların başında oturacak, oğlum! Bütün bu şeyi özgür kılacak.
Kevin Lomax: Anti-Krist mi?
John Milton: Ne olursa olsun.

Kevin Lomax: Müzakere mi yapıyoruz?
John Milton: Her zaman.