Şifreleme varlık suç davaları hukuki tartışmalara yol açtı
Son günlerde, milyonlarca şifreleme parasıyla ilgili bir hırsızlık olayı geniş bir ilgi uyandırdı. Bu olay, yalnızca şifreleme varlıkları alanının karmaşıklığını ve risklerini ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda ülkemizin şifreleme varlıklarıyla ilgili yasal tanımlamalardaki ayrılıkları da gözler önüne serdi.
2023 Mayıs ayında, Şanghay sakini Ou, cüzdanında değerinin milyonlarca olduğu şifreleme paralarının aniden kaybolduğunu fark etti. Yapılan araştırmanın ardından, Ou bir ay önce birinin tüm şifreleme paralarını transfer ettiğini keşfetti. İlgili tarafların yardımıyla, Ou suçlu şahıslara karşı ceza davası açmayı başardı ve dava açıldı.
Sonrasında, bir platformun üç eski çalışanı Liu, Zhang1 ve Dong2 tutuklandı. Bu kişiler, platformda geliştirilen cüzdanlara "arka kapı" programı yerleştirdiklerini ve çok sayıda kullanıcının özel anahtarlarını ve kurtarma kelimelerini yasadışı olarak elde ettiklerini kabul ettiler. Ancak bu üç kişi, herhangi bir şifreleme varlığını gerçek anlamda çalmadıklarını iddia ettiler.
Dava soruşturması sırasında, savcı gerçekten de Eu'nun şifreleme parasını başka bir eski çalışan Zhang 2'nin çektiğini buldu. Zhang 2, 2021 yılının Temmuz ayından itibaren istemci koduna kullanıcıların özel anahtarlarını ve kurtarma kelimelerini toplayan bir program yerleştirdiğini kabul etti ve 2023 yılının Nisan ayında Eu'nun şifreleme parasını kendi cüzdanına aktardı.
Sonunda, Şanghay'ın Xuhui Bölgesi Halk Mahkemesi, bilgisayar bilgi sistemi verilerini yasadışı elde etme suçundan dört sanığı üç yıl hapis cezasına çarptırdı ve para cezası verdi. Ancak, bu karar özellikle şifreleme varlıklarının hukuki nitelendirilmesi konusunda tartışmalara yol açtı.
Şu anda, ülkemizdeki yargı organları şifreleme varlıklarının niteliği hakkında iki farklı görüş bulunmaktadır: Bir görüş, şifreleme varlıklarının bir mal olmadığını, bunun yerine bir veri türü olduğunu savunurken; diğer görüş ise şifreleme varlıklarının mal niteliğine sahip olduğunu ve mülke karşı işlenen suçların konusu olabileceğini belirtmektedir. Son yıllarda, ikinci görüş giderek baskın bir konuma gelmiştir.
Bazı görüşlere göre, bu davadaki suç eylemleri, bu eski çalışanların görevlerini kullanarak platformun sakladığı kullanıcı mülklerini gaspetmeleri nedeniyle, daha çok görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilmelidir. Görevi kötüye kullanma suçunun ceza standardı, bilgisayar bilgi sistemleri verilerini yasa dışı elde etme suçundan daha ağırdır ve belki de davanın ciddiyetini daha doğru bir şekilde yansıtacaktır.
Bu dava, şifreleme varlıklarının hukuki nitelendirilmesindeki karmaşıklığı vurgulamakta ve mevcut hukukun yeni nesil suçlarla başa çıkma konusundaki yetersizliklerini de yansıtmaktadır. Blok zinciri teknolojisi ve şifreleme varlıkları pazarının sürekli gelişimiyle birlikte, hukuk camiası ve adli uygulama, şifreleme varlıklarının hukuki niteliğini daha da netleştirmeye ihtiyaç duymaktadır ki bu da ilgili suç eylemleriyle daha iyi başa çıkılmasını sağlayacaktır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
16 Likes
Reward
16
7
Share
Comment
0/400
LadderToolGuy
· 07-24 05:37
Haha, hukuk gerçekten yetişemiyor.
View OriginalReply0
PseudoIntellectual
· 07-23 16:08
Hmph, artık kimse büyük paralar kaybetmeden düzenlemeleri anlamıyor.
View OriginalReply0
MetaMisery
· 07-21 09:47
Piyasa dipten satın alıp tuzağa düşüren uzman, doğruyu söylemek gerekirse teknik hiç işe yaramıyor.
View OriginalReply0
BuyHighSellLow
· 07-21 06:00
Tüh, bu sefer büyük kaybettim.
View OriginalReply0
GasFeeCryer
· 07-21 05:55
Eğitim kitabı tarzında kripto dünyası tuzağı
View OriginalReply0
MissedAirdropBro
· 07-21 05:51
Yine bir dağıtılmış coin gösterisi.
View OriginalReply0
ser_ngmi
· 07-21 05:50
Bu kadar para mı? Kardeşim, çalacaksan biraz daha büyük çal.
Milyonlarca şifreleme coin hırsızlığı davası, şifreleme varlıklarının hukuki niteliği konusunda tartışmalara yol açtı.
Şifreleme varlık suç davaları hukuki tartışmalara yol açtı
Son günlerde, milyonlarca şifreleme parasıyla ilgili bir hırsızlık olayı geniş bir ilgi uyandırdı. Bu olay, yalnızca şifreleme varlıkları alanının karmaşıklığını ve risklerini ortaya çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda ülkemizin şifreleme varlıklarıyla ilgili yasal tanımlamalardaki ayrılıkları da gözler önüne serdi.
2023 Mayıs ayında, Şanghay sakini Ou, cüzdanında değerinin milyonlarca olduğu şifreleme paralarının aniden kaybolduğunu fark etti. Yapılan araştırmanın ardından, Ou bir ay önce birinin tüm şifreleme paralarını transfer ettiğini keşfetti. İlgili tarafların yardımıyla, Ou suçlu şahıslara karşı ceza davası açmayı başardı ve dava açıldı.
Sonrasında, bir platformun üç eski çalışanı Liu, Zhang1 ve Dong2 tutuklandı. Bu kişiler, platformda geliştirilen cüzdanlara "arka kapı" programı yerleştirdiklerini ve çok sayıda kullanıcının özel anahtarlarını ve kurtarma kelimelerini yasadışı olarak elde ettiklerini kabul ettiler. Ancak bu üç kişi, herhangi bir şifreleme varlığını gerçek anlamda çalmadıklarını iddia ettiler.
Dava soruşturması sırasında, savcı gerçekten de Eu'nun şifreleme parasını başka bir eski çalışan Zhang 2'nin çektiğini buldu. Zhang 2, 2021 yılının Temmuz ayından itibaren istemci koduna kullanıcıların özel anahtarlarını ve kurtarma kelimelerini toplayan bir program yerleştirdiğini kabul etti ve 2023 yılının Nisan ayında Eu'nun şifreleme parasını kendi cüzdanına aktardı.
Sonunda, Şanghay'ın Xuhui Bölgesi Halk Mahkemesi, bilgisayar bilgi sistemi verilerini yasadışı elde etme suçundan dört sanığı üç yıl hapis cezasına çarptırdı ve para cezası verdi. Ancak, bu karar özellikle şifreleme varlıklarının hukuki nitelendirilmesi konusunda tartışmalara yol açtı.
Şu anda, ülkemizdeki yargı organları şifreleme varlıklarının niteliği hakkında iki farklı görüş bulunmaktadır: Bir görüş, şifreleme varlıklarının bir mal olmadığını, bunun yerine bir veri türü olduğunu savunurken; diğer görüş ise şifreleme varlıklarının mal niteliğine sahip olduğunu ve mülke karşı işlenen suçların konusu olabileceğini belirtmektedir. Son yıllarda, ikinci görüş giderek baskın bir konuma gelmiştir.
Bazı görüşlere göre, bu davadaki suç eylemleri, bu eski çalışanların görevlerini kullanarak platformun sakladığı kullanıcı mülklerini gaspetmeleri nedeniyle, daha çok görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilmelidir. Görevi kötüye kullanma suçunun ceza standardı, bilgisayar bilgi sistemleri verilerini yasa dışı elde etme suçundan daha ağırdır ve belki de davanın ciddiyetini daha doğru bir şekilde yansıtacaktır.
Bu dava, şifreleme varlıklarının hukuki nitelendirilmesindeki karmaşıklığı vurgulamakta ve mevcut hukukun yeni nesil suçlarla başa çıkma konusundaki yetersizliklerini de yansıtmaktadır. Blok zinciri teknolojisi ve şifreleme varlıkları pazarının sürekli gelişimiyle birlikte, hukuk camiası ve adli uygulama, şifreleme varlıklarının hukuki niteliğini daha da netleştirmeye ihtiyaç duymaktadır ki bu da ilgili suç eylemleriyle daha iyi başa çıkılmasını sağlayacaktır.